
Veda filmini izleyip sonuna geldiğimde aklımdan geçen ilk şey "Nur içinde yat Atam" oldu. Gerçekten bu ülkenin bugünlere gelmesi için O ve silah arkadaşları çok büyük emekler verdiler. Film aslında ilkokuldan itibaren kitaplarda okuduğumuz, bize anlatılan olayların bir kolajından oluşuyor. Her şeyden biraz olsun derken bir çok şey de atlanmış. Bu filme bakarak Zülfü Livaneli'nin süper bir yönetmen olduğunu söyleyemeyiz ama Can Dündar'ın belgeseli Mustafa ile kıyaslayınca çok daha başarılı bulduğum bir gerçek.
Filmin benim açımdan en ilgi çekici yanı, kafamda sadece kitapta gördüğüm resminden ibaret olan Zübeyde Hanım'ı farklı bir şekilde görmüş olmam. Filmi izleyenlerle de konuştuğumuzda aynı tespitler yapıldı. Herkes nasıl konuştuğunu bile kafasında canlandıramadığı Zübeyde Hanım'ı Rumeli şivesiyle küçük Mustafa'sını öpüp koklarken görmüş olmaktan etkilenmişti. Bence film Atatürk ve annesi arasındaki ilişkiyi yansıtma noktasında başarılı ve etkileyici. Özellikle Rumeli'den göç sonrası Atatük'ün, annesini göçmenler arasında bitap halde bulduğu sahnede gözyaşlarımı tutamadım.
Filmde dikkatimi çeken bir diğer noktaysa Atatürk'ün en yakın silah ve siyaset arkadaşı, yakın dostu İsmet İnönü'ye hiç yer verilmemiş olması... Kazım Karabekir'in, Salih Bozok'un ve diğer kumandanların olduğu rakı sofrasında İsmet İnönü'nün neden olmadığını gerçekten anlamadım. Acaba kasti olarak mı bu yapıldı merak ettim doğrusu.
Uzun lafın kısası ben bu filmi izlediğim içim mutlu oldum ve asla boşa zaman harcadığımı düşünmüyorum ama bu biraz da Atatürk'e bakış açım ve kafamdaki Atatürk ile ilgili. İzleyip izlememek sizin tercihiniz ama bence izlemeye değer, iyi seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder